Yeni Üyelik Haber bülteni üyeliği
|
II. Dünya Savaşı Franco'nun ilk hedefi, İspanya'ya İç Savaş'tan önceki gücünü yeniden kazandırmaktı.Ama tüm ülkede denetimi sağlamasından yalnızca beş ay sonra başlayan II. Dünya Savaşı Franco yönetimini bir ölçüde sarstı. İç Savaş döneminde kendisine destek çıkan Hitlerci ve faşist rejimlerden yana çıkarak 1939'da Anti-Komintern Paktı imzaladı.Buna rağmen Almanya'nın Katolik bir ülke olan Polonya'ya nedensi ve gerekçesiz saldırması karşısında ilk anda şaşkınlığa düşen Franco, savaşa karışmaktan titizlikle kaçındı.Belki de en önemli siyasi başarısı savaş boyunca soğuk bir gerçekçilik ve dikkatli bir zamanlamayla yürüttüğü diplomasiydi.Franco, görece Hitler'e daha yakın bir çizgi izlemekle birlikte, diplomatik ve askeri alanlarda doğrudan bir taahhütten dikkatle kaçındı. Ama Hitler'in kısa zamanda kesin bir zafer kazanma şansı olsaydı, Franco'nun Almanya'nın yanında savaşa katılacağını doğrulayan bazı kanıtlar da vardır. Hitler'in, 1940'ta Fransa'nın Hendaye kentinde Franco ile yaptığı görüşmeden sonra, böylesi bir pazarlığa bir kez daha oturmaktansa üç-dört dişini çektirmeye razı olacağını söylediği ileri sürülmüştür.1940'ta Hitler'in isteğine uyarak, İspanya, Milletler Cemiyeti'nin denetiminde bulunan Fas şehri Tanca'yı işgal etti. Almanlar gerilemeye başlayıncaMüttefiklere yaklaşmak için Tancayı boşalttıysa da müttefiklerin kendisine düşmanca davranmaları İspanya'nın BM'e girmesini önledi.
1947'de "Katolik ve Sosyalist bir devlet" olarak tanımlanan İspanya'yı yeniden bir krallığa dönüştüren veraset yasasını kabul ettirdi ve kendisini devletin ömür boyu koruyucusu ve kral naibi atadı.Franco yönetiminin en zor dönemi II. Dünya Savaşı sonrasında, yeni kurulan Birleşmiş Milletler'in (BM) İspanya hükümetiyle ilişkileri kesmesiyle başladı.Son Faşist Diktatör olarak nitelenen Franco bir dönem boyunca, en çok nefret edilen Batılı devlet başkanı oldu. Ama Doğu ve Batı arasındaki ilişkiler iyice kötüleşip Soğuk Savaş doruk noktasına ulaşınca, İspanya'yı dışlama politikası da sona erdi. 1948'da İspanya'nın Batılı ülkelerle ilişkilerle düzelmeye başladı. 1953'te İspanya ile ABD arasında 10 yıllık bir askeri yardımlaşma paktının imzalanmasıyla Franco'nun uluslararası kamuoyundaki konumu daha da iyileşti.ABD ile İspanya arasında imzalanan bu antlaşma, 1955'te BM'ye 1958'de de Avrupa Ekonomik İşbirliği Teşkilatı'na girmesini kolaylaştırırken Franco yönetimi antlaşma uyarınca ABD'ye askeri üsler verdi. 1950'ler ve 1960'larda Franco'nun bazı liberalleşme eğilimleri görüldü.Ama Franco, bu dönemde de eleştirilere aldırış etmeden yönetimini sürdürdü.Ayrıca yönetiminin yaşayabilmesi için desteğini aradığı, ılımlı liberallerden aşırı gericilere kadar uzanan bir yelpaze içindeki çeşitli eğilimleri tartıp dengelemede belirgin bir siyasi beceri gösterdi. Bu gruplar arasındaki dengeyi özenle koruyup yürütme erkini büyük ölçüde atadığı kişilere bırakarak, günlük siyasal çatışmaların üstünde yer almayı ve bir hakem rolü üstlenmeyi başardı. Bu nedenle de başarısız uygulamaların faturası, büyük ölçüde Franco'nun kendisinden çok, tek tek bakanlara yüklenmeye başladı.1940'ların başlarında gözden düşmüş olan devlet partisi Falanj, sonraki yıllarda yalnızca Hareket adıyla anılmaya ve başlangıçtaki yarı-faşist kimliğini yitirmeye başladı.
|
|
Copyright © 2005 Uzerine.com
uzerine.com Ana Sayfa |
Gizlilik Sözleşmesi |
Üye Girişi